İSLAM EKONOMİSİ KAPİTALİST BİR EKONOMİ MİDİR?

İslam ekonomisi; temel dayanak noktası kuran, sünnet, icma ve kıyas olan ve buralardan yola çıkarak geçmişten günümüze kadar var olagelmiş İslam toplumlarında ortaya çıkan ekonomik kurumların işleyişini inceleyen bilim dalıdır. Bundan dolayı bize göre İslam ekonomisi kapitalist bir ekonomi olmamakla birlikte İslamın sadece ticareti serbest bırakması ve alışverişi teşvik etmesi yani piyasada canlılığı sürekli kılmak istemesi gibi özelliklerine bakarak İslam ekonomisini kapitalist bir ekonomi olarak nitelemek Allah'ın ( C.C) koyduğu kurallardan hareket ederek ekonominin işleyişini açıklamaya çalışan bir disiplin hakkında herhangi bir olaya dar bir bakışaçısından bakarak o olay hakkında aynı bakış açısıyla yorum yapmaktan farksızdır. İslam ekonomisi sui generis bir ekonomik sistem olmakla birlikte kapitalizme göre daha insancıl bir sistemdir ve temelde birçok özelliğinden dolayı da kapitalizmden ayrılır. Şimdi İslam ekonomisinin istihsal ve istihlak, mülkiyet hakkı, kar oranları, faiz haddi, toplumsal refah gibi konulara bakışını kapitalist ekonomik sistemle karşılaştırmalı olarak inceleyerek İslam ekonomisinin kapitalist bir ekonomik sistem olmadığını ispatlamaya çalışalım.İslam ekonomisi sisteminde üretim ve tüketim birbiriyle uyum içinde olup üretimin tüketimi özendirmesi gibi bir şey söz konusu olmadığı gibi hiçbir tüketici İslamın ''israf haramdır''anlayışı gereği ihtiyacından fazla tüketemediği gibi hiçbir üretici de toplumun ihtiyacı için gerekli olandan daha fazlasını üretemez ve bunları üretmek için gerekli olan ham maddeleri de temin edemezdi. Oysa ki kapitalizmde üretim tüketimi teşvik eder, insanlar çılgınca bir tüketim isteği içindedir ve üreticiler de onların bu tüketim isteklerine dayanarak üretimlerini sürekli olarak artırma eğilimindedir ve bunu yapabilmek için gerekli olan ham maddelere ulaşmakta da herhangi bir sıkıntı çekmemektedir. Mülkiyet hakkı açısından olaya bakacak olursak İslam ekonomisi sisteminde toprakta rakabe denilen soyut devlet mülkiyeti anlayışısöz konusu olmakla birlikte tek tek bütün bireylerin mülkiyet hakkı vardır ve bu hak kutsaldır. Oysa ki kapitalist ekonomilerde mülkiyet hakkı sadece sermayeyi elinde bulundurana ait olup onun dışındaki herkes cehennem olarak görülmektedir. İslamiyette ise insanlar birbirlerini cennete ulaşmada birer araç olarak görürler. Kapitalizmde üreticiler ürettikleri bir ürün üzerinden aşırı karlar elde ederken söz gelimi 2 TL'ye ürettikleri bir ürünü 10 TL' ye satabilirken yani ürün başına %400 kar edebiliyorken ve bunun önünde herhangi bir engel ya da sınırlama bulunmuyorken İslam ekonomisinde kar oranlarının %10 ile %18 arasında sınırlandırılmış olması ve en yüksek kar oranının ise %18 olması meselenin başka bir düşündürücü boyutudur. Faiz hadleri meselesine gelince kapitalist bir sistemde faiz mekanizması piyasayı canlı tutmanın bir gereği olarak görülürken ve klasik yazının önde gelen isimleri tarafından teşvik edilirken örneğin; Say mahrecler kanununda faiz mekanizmasının yatırımları artıracağını bunun da piyasada üretimle tüketimin dengeye gelmesini sağlayacağını savunuyorken ve bütün bireyler arası işlemlerde dahi faiz mekanizması işliyor iken hatta bu mekanizma toplumda tefecilik gibi bir kurumun oluşmasına neden olmuşken İslam ekonomisi sisteminde ise Kur-an'ı Kerim'in ''riba haramdır'' ayeti gereğince faizin bırakın bireyler arası işlemlere söz konusu olması insanların evinin gölgesinden bile geçmesi düşünülemez. Toplumsal refah konusunda ise iyi bir İslam ekonomisi örneği olan Osmanlıekonomisine bakacak olursak vediatullah anlayışının olduğunu görürüz. Bu anlayışa göre reaya Allah'ın padişaha emanetidir. Yani; padişahın görevi Allah'ın kullarının refahını artırmaktır. Bu anlayıştır ki Osmanlıya ithalatınıarttırtmış ihracatını kısıtlattırmış hatta kimi zamanlarda sıfırlatmış ve toplumda sınıflar arası farkların oluşmasına engel olmuştur. Oysa ki kapitalist bir ekonomik sistemde bırakın devlet başkanının halkın refahı için çalışması gerektiğini her bireyin kendisinin daha çok çalışarak yine kendi refahını artırması gerektiğine inanılır ve bu anlayış toplumda sınıflar arası farkların oluşmasına neden olduğu gibi sınıflar arası çatışmalara da neden olmuştur. Sonuç olarak yukarıda belirttiğimiz gerekçelerden dolayı İslam ekonomisi sisteminin kapitalist bir ekonomik sistem olarak nitelendirilmesi bizce mümkün gözükmemektedir.
KAYNAKLAR:
Karakoç, Sezai:İslam toplumunun ekonomik strüktürü
Akyol Mustafa, Çizakça Murat: Ahlaki Kapitalizm

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI İKTİSADİ DÜNYA GÖRÜŞÜ VE TEMEL İLKELERİ

OSMANLI DEVLETİNDE ENFLASYON MESELESİ

AYAĞA KALK