OSMANLI İKTİSADİ DÜNYA GÖRÜŞÜ VE TEMEL İLKELERİ

Osmanlı Devleti merkantilist dönemde merkantilist politikanın tam aksi yönde sayılabilecek bir politika izlemiştir. Bu politikaya göre devlet ithalatını artırmış, ihracatını sınırlandırmış hatta bazı zamanlarda sıfırlamıştır. Bu politikaya yön veren dünya görüşü ise ''Vediatullah'' tır. Yani reaya Allah'ın padişaha emanetidir. Başka bir deyişle padişahın görevi Allah'ın kullarının refahını artırmaktır. Örnek vererek politikayı açıklayacak olursak söz gelimi 16. yüzyılda İstanbul'un nüfusunun 600.000 civarında olduğunu düşünürsek ve İstanbul'un Avrupa'nın en büyük dünyanın da muhtemelen 3. büyük şehri olduğunu ve ülkede üretilen ürünün nüfusun tamamının ihtiyacını karşılamaya yetmediğini göz önünde bulundurursak Osmanlı Devletinin bu politikasının ne kadar doğru olduğunun farkına varabiliriz. Yani birtakım kimselerin iddia ettiği gibi Osmanlı Devletinin bu politikası yanlış bir politika olmayıp Osmanlı Devleti bu yüzden de yıkılmamıştır. Hatta bu politika halkın refahını arttırırken devletin de ekonomisine büyük bir katkı sağlamıştır. Devletin yıkılması meselesine gelince devlet tımar sisteminin bozulmasından dolayı yıkılmıştır tıpkı Selçuklularda olduğu gibi. Tımar sisteminin bozulmasının nedeni de ''Büyük Kaçgun '' hareketidir. Osmanlı iktisadi dünya görüşüne yön veren politikaları ise 3 başlık altında toplayabiliriz:
1- Provizyonizm (iaşecilik)
2- Fiskalizm
3- Tradisyonalizm
Şimdi bu ilkelerin ne anlama geldiğini kısaca açıklamaya çalışalım.
A) İaşe (provizyonizm) ilkesi: İktisadi faaliyete ve bu faaliyetten doğan mal ve hizmetlere başlıca iki açıdan bakmak mümkündür. Mal ve hizmetleri pazarda satmak ve kar etmek üzere satın alan veya üretim yapanların açısından iktisadi faaliyetin amacı, kısaca kar etmekten ibarettir. Alıcı veya üreticiler mümkün olduğu kadar ucuza mal etmek ve mümkün olduğu kadar pahalı satmak için iktisadi faaliyette bulunurlar. Buna karşılık bu mal ve hizmetleri kullanmak üzere üreten veya satın alanlar, yani tüketiciler açısından iktisadi faaliyetin amacı, mal ve hizmetlerin, tam tersine, mümkün olduğu kadar ucuz, bol ve kaliteli bulunmasını sağlamaktır. Üretici için mal ve hizmetin bolluğu ve kalitesi, birinci derecede önem taşımaz; onun için önemli olan, pahalı satmak ve çok kar etmektir. Çok kar etmek için çok mal satmak bazen iyi olmakla beraber, ekseriya kötüdür; çünkü malın bolluğu fiyatı düşürebilir ve bu sebepten karı azaltabilir. Tüketici için ise, bolluk ve ucuzluk hemen her zaman arzulanan bir hedeftir. İaşe ilkesi, iktisadi faaliyete tüketici açısından bakan görüşün dayandığı ilkedir. Buna göre iktisadi faaliyetin amacı, insanların ihtiyacını karşılamaktır. Yani üretilen mal ve hizmetlerin, mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olması, yani piyasada mal arzının mümkün olan en yüksek düzeyde tutulması esas hedeftir.

B) Gelenekçilik İlkesi: Sosyal ve iktisadi ilişkilerde yavaş yavaş oluşan dengeleri, eğilimleri mümkün olduğu ölçüde muhafaza etme ve değişme eğilimlerini engelleme ve herhangi bir değişme çıktığı takdirde tekrar eski dengeye dönmek üzere değişmeyi ortadan kaldırma iradesinin hâkim olmasıdır.

C) Fiskalizm: Hazineye ait gelirleri mümkün olduğu kadar yüksek düzeye çıkarmaya çalışmak ve ulaştığı düzeyin altına inmesini engellemektir.

Bu ilkeler Osmanlı iktisadi politikalarını yönlendirmiş bu sayede toplumda sınıflar arası farkların oluşması engellenmiştir.
KAYNAKLAR:
Prof.Dr. Erol ÖZVAR: Marmara üniversitesi iktisadi düşünce tarihi dersi notları
Mehmet GENÇ: Osmanlı imparatorluğunda devlet ve ekonomi


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI DEVLETİNDE ENFLASYON MESELESİ

AYAĞA KALK