Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AŞK NEDİR

Bak yine ben geldim. Bir kaç gündür olduğu gibi. Hani geçen sefer sormuştun ya bana aşk nedir diye işte onun cevabını vermeye geldim. Bilir misin bilmem ama ilk duyduğumda beni derinden etkileyen cariyenin aşk hikayesini  anlatayım sana da dinle: ''- Yavuz Sultan Selim , Mısır'ı fethettiğinde iradeyi eline almak ve kendi hakimiyetini yerleştirmek için bir süre daha orada kalmış. O sırada da bir çadırda kalıyormuş. Çadırı temizleyen, süpüren, yemeği yapan bir cariye varmış ki Yavuz Selim han çadırından çıkınca cariye geliyor, akşama kadar çadırı temizliyor, yemekleri yapıyor, ardından gidiyor, akşam olunca da Yavuz Selim Han çadıra dönüyormuş. Cariye bir gün nasıl olduysa birkaç defa Yavuz Sultan Selim Han'ı görmüş ve ona aşık olmuş ama ümitsiz bir aşk. Zira bir tarafta koskoca cihan padişahı ve halife-i ruyi zemin diğer tarafta basit Mısırlı bir cariye. Fakat cariyenin aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşıp da kalbine sığamaz hale gelince ne yapacağını bilemez halde halifeye...

KIZ KULESİ GİBİSİN

Kız kulesi gibisin aynı. Tıpkı onun gibi bir denizin ortasında ve haşmetli. Onun kadar görkemlisin. O kadar uzaksın ki bana her defasında ulaşmak istediğim halde ulaşamıyorum sana. Her gece rüyalarıma giriyorsun. O kadar güzelsin ki, o kadar büyüleyici, keşke hiç uyanmasam uykumdan. Sanki hepten kaybedeceğim seni uyanırsam. Hiç değilse bu şekilde rüyalarımda bile olsa görme imkanım var. Ne olur çık artık karşıma göster kendini bana. Rüyalarımda değil, karşımda göreyim artık seni. Dalgaların sahille buluştuğu gibi sen de benimle buluş. Kurtar beni bu yalnızlıktan. Tut elimden. Kurtar beni bu sensizlikten. Gel artık ey kısmetim! Gel artık ey güzel! Beni bu hasretten kurtar. Kurtar beni dertlerimden. Kurtar beni her gün seni düşünmekten. Gel artık! Ne olur gel!

FATİH'İN OLAYIM

İstanbul gibiydin. Onun gibi görkemli ve haşmetli. Tıpkı onun gibi büyüleyici ve muhteşem bir güzelliğe sahip. Etrafındaki onca güzelliğe rağmen güneşten daha parlak ışıltınla ve o ölülere bile hayat veren gülüşünle farkettiriyordun kendini. Hatırlar mısın bilmem hani ben daha küçücük bir çocukken Hacı Bayram Dergahında ismini fısıldamışlardı kulağıma. İşte o an ismini duymamla kendimden geçivermiştim bir an. Allah'ım bu nasıl güzel bir isim demiştim. Bu kadar güzel bir isme sahip bir kişinin kendisi ne kadar güzeldir acep diye de düşünmeye başlamıştım. İşte o andan itibaren seni hiç görmememe rağmen seni düşünür olmuştum. Gece yatarken sen, sabah uyandığımda sen... Her yerde, her an, her dakika sen vardın aklımda. Tıpkı Fatih'in İstanbul'a olan aşkı gibiydin. Çünkü sen İstanbul gibiydin. Sen de onun gibi dışarıdan bakıldığında sert ve haşmetli bir görünüme sahiptin. O kadar ki seni dışarıdan görenler hiçbir şekilde fethedilemeyeceğini zannederlerdi. Oysa ben senin İstanbu...